Saturday, July 10, 2010

İstanbul'da Olmak - Karaköy - Galata - Cihangir

Bugün günün devamında evde oturmak istemediğim için aldım fotoğraf makinasını çıktım. Aslında daha önceden arkadaşlarımla da gittiğim bazı yerlere tekrar gittim. Daha farklı bir gözle bakmak, girmediğim sokaklara girmek ve biraz da fotoğraf çekmek istedim.




Kadıköy'den vapurla Karaköy'e geçtim. Karaköy'den Galata'ya doğru yürüdüm. Kamondo Merdivenlerini tırmanarak Galata'ya çıktım. Merdivenleri çıktıktan sonra Galata kulesine gidişi tarif eden tabelalar var yolda. Bu tabelaları takip edip kuleye doğru ilerlerken hemen kuledibinde varmadan evvel küçük bir sokağa çıktım. Değişik el yapımı kıyafetler, aksesuarlar ve hediyelik eşyalar var bu ufak sokakta.




Yolculuğuma Galatasaray Lisesi'nin yanından Cezayir sokağının önünden Cihangir'e giderek devam ettim. Cihangir çok hoş. Küçük kasabalar gibi. Marketler, mağazalar ve cafeler oyle her yerde görülen adeta zincir haline gelmiş markaların birer parçası değil. Hepsi kendine özel ve belki tek şubeleri de orada. Ev yemekleri yapan bir sürü kafe var. Kaldırımlara masalarını atmışlar Cihangir'in huzurlu atmosferinde misafirlerini ağırlıyorlar. Şöyle bir tur attıktan sonra Köşedeki Firuzağa caminin çaprazında kalan bir kafeye oturdum. Orada serinlemek için gerçekten çok lezzetli bir limonata içtim. Bu kafenin ismini almadığım için gerçekten çok üzüldüm. Ama bir dahaki sefere alırım ismini.




Kurt gibi acıktığımı farkettiğimde Galata'dan Cihangir'e giderken gördüğüm ve aklımda kalan Mano Burger'e gitmeye karar verdim. Mano Burger Galata'dan yukarı Beyoğlu'na çıkılan yolda sağda kalıyor. Tam tünelin hizasında. Burada orta boy harika bir Mano Buger menü yedim. Gerçekten çok lezzetliydi hamburger. Tavsiye ediyorum. Günümüzün fabrikasyon fast foodları gibi değil, özel yapım bir hamburgerdi.



Yemeğimi de yedikten sonra dönüş vakt geldi benim için. Çok yoruldum ama değdi. İşte bu ufak gezintiden de bir iki fotograf...


No comments: